GİZLİ OLARAK ALINAN SES KAYDININ HUKUKİ NİTELİĞİ
- Tarık Altıntaş
- 7 Tem 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 Tem 2024
Türk Ceza Kanunu Madde:134’e göre kişilerin özel hayatını ihlal eden kimse hapis cezası da dahil olmak üzere adli müeyyidelere tabi tutulmaktadır.Özel hayatın gizliliğinin sınırlarıyla ilgili çeşitli tartışmalar mevcut olmakla birlikte hukuk literatüründe özel hayat, bir bireyin kişisel, ailevi ve özel ilişkilerini, günlük yaşamını ve bireysel özgürlüklerini kapsayan ve devlet veya üçüncü kişiler tarafından müdahale edilemez bir alan olarak tanımlanır. Bu kavram, bireylerin mahremiyetini koruma amacını güder ve birçok hukuk sisteminde anayasal (Md:20) ve yasal düzeyde güvence altına alınmıştır.
Özel hayatın korunması, genellikle aşağıdaki unsurları içerir:
1. Kişisel Verilerin Korunması: Bireylerin kişisel bilgileri (isim, adres, telefon numarası, sağlık bilgileri vb.) izinsiz olarak toplanamaz, saklanamaz veya paylaşılmaz.
2. Konut Dokunulmazlığı: Bireylerin evleri ve özel mülkleri, hukuka aykırı şekilde girilemez veya aranamaz.
3. İletişim Özgürlüğü ve Gizliliği: Bireylerin telefon konuşmaları, elektronik postaları ve diğer iletişim araçları izinsiz olarak dinlenemez veya izlenemez.
4. Beden ve Zihin Bütünlüğü: Bireylerin bedensel ve zihinsel bütünlüğüne saygı gösterilmesi ve rızası olmadan herhangi bir müdahalede bulunulmaması gereklidir.
Türkiye'de özel hayatın korunması, Anayasa'nın 20. maddesi ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi yasal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır. Anayasa'nın 20. maddesi, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğunu belirtir ve bu hakka yapılan müdahalelerin ancak kanunla belirlenmiş hallerde ve belirli şartlara uyarak gerçekleştirilebileceğini ifade eder.
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi de özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmalarına saygı gösterilmesini güvence altına alır ve Türkiye de bu sözleşmenin tarafıdır.
Bu çerçevede, bireylerin özel hayatı hukuki olarak korunmakta ve ihlal edilmesi durumunda çeşitli hukuki yollara başvurulabilmektedir.
Özel hayatın gizliliğinin ihlali ile hukuka uygun delil elde etme arasında çok ince bir çizgi vardır. Nitekim Ceza Muhakemeleri Kanunu Madde 217, Fıkra 2’ye göre, yüklenen suçların her türlü hukuka uygun delillerle ispat edilebileceği noktasında özgürlük tanınmıştır. Oysaki kuvvetli mağduriyet ve suç şüphesi altında, özel hayatın gizliliğini ihlal etmeden o suçu ispatlamak mümkün olmamaktadır. Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2019/4369 E. 2019/8633 sayılı kararında, özellikle cezai soruşturmalar ve kovuşturmalar aşamasında başkaca bir delil elde etme imkanının bulunmadığı durumlarda gizli ses ve görüntü kayıtlarını hukuka uygun saymıştır. Bu düzenleme, her ne kadar anayasal olarak güvence altına alınmış olan özel hayatın gizliliğini ihlal ediyor gibi görünse de korunan hukuki değer, yani başkaca delil elde etme imkanı bulunmayan şahsın temel hak ve özgürlüklerinden olan özgürlük hakkını korumaktadır. Akademik bir değerlendirme yapıldığında, bu yerleşik içtihat ile korunan hukuki değerin, özel hayatın gizliliği ilkesinin koruduğu hukuki değerin doğal olarak üstünde kabul edilmekte ve başkaca delil elde etme imkanı bulunmayan suç şüphesi altındaki kişilerin almış oldukları ses ve görüntü kayıtlarını hukuka uygun saymaktadır.
Comments